Bugün konumuz sağlık, Eskişehir’imizin Covid-19 pandemisi ile imtihanı ve Eskişehir Şehir Hastanesi hakkında bilmemiz gereken her şey…
Açık konuşmam gerekirse ben Şehir Hastanesine sağlık sebebiyle hiç gitmedim. Birkaç kez farklı sebeplerle gitmişliğim olsa da muayene olma durumunu hiç yaşamadım. Ama size kesin bir şey söylemeliyim; bu yazımı satır satır anlayarak okuduğunuzda benim ihtiyacım olduğunda kesinlikle Şehir Hastanesine gideceğimi tahmin etmeniz hiç de zor olmayacak.
Köşemizin konuğu Eskişehir Şehir Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Yaşar Bildirici
Konuğumuzu fazla bekletmeden söyleşimiz başlasın o zaman…
Hocam öncelikle size ve tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ederek başlamak ve beni makamınızda ağırlayıp tüm sorularımı içtenlikle cevaplayıp, halkımıza çok önemli bilgiler vereceğiniz için tüm takipçilerimiz adına teşekkür ederim. Eskişehir Şehir Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Yaşar Bildirici’nin mesleki kariyerini öğrenebilir miyim?
Şehir Hastanemize hoş geldiniz. Gündemin en önemli konusunu bizlerden duymak ve halkımıza duyurmak istemeniz sebebiyle bizleri ziyaret etmenizi şahsım ve tüm sağlık çalışanlarımız adına teşekkür ederek başlayalım.
1988 yılında İstanbul Tıp Fakültesini bitirdim ve hemen akabinde Ankara Tıp Fakültesinde ihtisasa başladım. 1995 yılından beri çocuk sağlığı ve uzmanı olarak Eskişehir de hizmetlerime devam ediyorum. Yöneticilik kariyerimin başlangıcı ise Eskişehir Devlet Hastanesinde 3 yıl devam eden Başhekim yardımcılığı ile başladı. 2017 yılının aralık ayında ise Eskişehir Devlet Hastanesine Başhekim olarak atandım. 2018 yılının ekim ayında Eskişehir Devlet Hastanesini kapatıp Şehir hastanesine taşıdık ve o tarihten bu yana Eskişehir Şehir Hastanesi Başhekimliğini yürütmekteyim.
Hocam Eskişehir Şehir Hastanesinin kapasitesi, personeli ve hizmetleri konusunda bizleri bilgilendirmenizi istesem diye sorduğumda Yaşar Beyin gözlerinin parladığını ve bu konuyu iştahla ve aşkla anlatacağını hemen hissettim.
Saimciğim Eskişehir Şehir Hastanesi şehrimizin en büyük inşaat kütlesi, en büyük binası. Yatak kapasitesi olarak sadece şehrimizin değil bölgemizin en büyük yatak kapasiteli hastanesi. Personel olarak da en büyük kapasiteli hastanesidir. Ben şöyle bakıyorum, burası bölgemizin sağlık kampüsü, bir sağlık üssü hatta bölgelin amiral gemisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Devlet hastanesinin kapatılıp buraya taşındığımızda 270 civarında uzman hekim kadromuz vardı. Şimdi ise 310 uzman hekim sağlık hizmeti vermekte. Biz Devlet hastanesinden buraya geldikten sonra sadece hekim sayısını arttırmadık, verilen sağlık hizmetinin çeşitliliğini ve kalitesini de arttırdık. Şöyle söylemek gerekiyor Saim Bey, Eskişehir Şehir Hastanesinde aklınıza gelebilecek tüm branşlarda ana dallar, yan dallarda dahil olmak üzere uzman hekimler çalışmakta.
Şöyle düşüneceksiniz; Ben Eskişehir Şehir Hastanesinin kapısından içeri girdiğim an tüm sağlık sorunlarımı çözebilirim. Zaten Şehir hastaneleri kampüs hastaneler olarak planlanmış. Yani vatandaş gelsin ne derdi varsa başka bir sağlık merkezine sevk edilmeden tüm sorunlarını burada çözsün.
Aslında her türlü ameliyatı gerçekleştirebilecek teknolojik alt yapımız, fiziksel mekânımız, kadro donanımımız mevcut. Yapamadığımız tek ameliyat var o da organ nakli.
2021 yılı hedefimiz bu hastanede bir organ nakil merkezi, kemik iliği nakil merkezi kurmak. Bu hastanenin Türkiye de personeline en iyi döner sermaye dağıtabilen hastane olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu Şehir Hastanesi verimlilik kriterlerine göre, verimlilikte Türkiye’nin en başarılı Şehir Hastanesi olduğunu söylemek mümkündür.
Hocam maşallahınız var dolu dolu anlatmanızdan etkilenmemek mümkün değil. Şu ana kadar anlattıklarınız göğsümüzü kabartacak bilgiler. Ancak dünyanın ve tabi ki ülkemizin içinde bulunduğu zor bir süreç yaşanmakta. Covit-19 pandemi süreci. Bu süreç öncesi ve mevcut durumda nasıl bir yol haritanız oluştu.
Bu hastane 350.000 m2 kapalı alanı olan bir hastane 6 tane bloğu var. Bu bloklardan 2 tanesi yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi olarak ayrılmış ve izole edilmiştir. Geriye kalan 4 bloktan biri tıbbi destek hizmetlerimiz için ayrılmıştır. Diğer 3 blok yani B, C, D bloklarda ise bizim poliklinik hizmetlerimiz sürüyor. Bu söylediklerim pandemi öncesine ait bilgiler tabi ki. Bizim yaz ve kış aylarına göre ayrılık gösterse de günlük 100 ila 135 polikliniğimiz açık olur. Pandemi öncesi hastanemizde rutin çalışmalarımız bildiğiniz üzere tüm birimlerde randevu alıp geldiğinizde veya burada müracaat edildiğinde muayene oluyordunuz.
Pandemi başladıktan sonra bir takım planlamalar yapmak zorunda kaldık. Biz pandemi sürecinde de proaktif olmaya gayret gösterdik. Pandemi süreci zaman zaman çok hızlı, bazen de yavaş seyir gösterdi. Hastanemizde bu durama paralel aksiyon aldı. Bazen yatak sayımızı yükselttik bazen de düşürdük ama hep tedbirimiz vardı. Genel tedbirimiz ise covid bağlantılı sağlık hizmetlerimizi genel sağlık hizmetlerimizden lokalize etmemizdi.
D blok bu süreçte covid hastalığına konumlandırıldı. Covidli hastalarımızın yatışları da yoğun bakım yatışlarını da D blokta gerçekleştirdik. Ayrıca covid hastası olup farklı hastalıktan dolayı acil servis ihtiyacı olan hastalarımızda oluyor. Biz acil servisimizde ikiye ayırdık. Covid olmayan acil, covidli acil. Hastanemizde covidli hastalarımız ile normal hastalarımızı her alanda ayırdık. Buna kan alma, görüntüleme, tomografi gibi ünitelerde dahil. Bunları yaparken hastanemizin geniş alanlara sahip olmasının avantajını değerlendirdik.
Bütün bunları değerlendirirken de B ve C bloklarında günlük 5.000 ila 6.000 hastaya hizmet verdiğimiz günler yaşadık.
Bu hastanede 33 tane ameliyathane var. Covidli hastalar için duruma göre 5 ameliyathane ayırdığımızda diğer ameliyathanelerde diğer hastalarımıza gereken hizmeti verebildik. Aslında biz pandeminin başladığı günden itibaren normal sağlık hizmetlerimizin tamamını eksiksiz, kesintisiz verdik. Hatta abartmadan söylüyorum bu süreçte bize Bolu, Ankara, Kütahya, Afyon, Bilecik ve birçok yerden hasta gelip sağlık hizmeti aldı.
Bu süreçte birçok hastane acil servis dışında sağlık hizmeti veremedi, covidli hastaları kabul ettiğinden. Biz bu konuda hem şanslı hastaneyiz hem de hastalarımız için şans olduk.
Aslında hastanemizin yoğun bakım yatak sayımız 175’tir ancak bizim hep A, B, C planlarımız vardı. Bu süreçte yoğun bakım yatak sayımızı 220’lere kadar çıkardığımız oldu.
Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Bizim kapımıza gelen gerek covid hastaları gerekse covid olmayan hastalarımıza servislerimizde, yoğun bakımlarımızda, hastanemizin her biriminde eksiksiz hizmet verdik.
Hocam sayılar gelgitli olsa da şu sıralar hastanemizde ki covidli hasta yoğunluğu ne durumda. Bir de tabi hep yoğun bakım yataklarını konuştuk, normal servis yataklarını da sayısal boyutunu öğrenebilir miyiz?
Bu süreçte biz zaman zaman 125 yoğun bakım yatağı covidli hastalara ayırdık, serviste yatan covidli hastalarımız için de 325 yatağımız vardı. Günlük covidli müracaat hasta sayılarımızın 1300’lü rakamlara ulaştığı günler oldu. Şu an covidli müracaat hasta sayıları 100-150 sayılarına kadar geriledi. Tabi ki covidli hasta müracaatları gerilediğinde yoğun bakım yatak sayımızı 60’lara, covidli servis yatak sayımızı 260’lara kadar düşürdük. Bu yataklarında doluluk oranları %60’larda.
Hocam müracaat eden covid hastalarımızı neye göre hastanemizde yatırdığınızı, neye göre evde karantinaya alındığını, neye göre yoğun bakıma alındığını hangi kriterlere göre değerlendirme yaptığını öğrenebilir miyiz?
Senin takipçilerin oldukça meraklıdır biliyorum Saimciğim. Şöyle söyleyebiliriz… bakanlığın Bilim Kuruluna hazırlattığı bir rehber var. Bu rehberde hangi hastadan sürüntü alınırdan hangi kriterleri taşıyan hasta hastanede yatar, hangi hasta yoğun bakımda yatar, hangi hastaya nasıl bir tedavi uygulanır hepsi ayrıntılı şekilde bellidir. Biz şuna çok dikkat ettik. Akciğer tutulumunuz varsa, 60 yaş üzerindeyse ve kronik hastalığınız varsa, beslenme bozukluğu varsa bu hastalarımızı yatırmaya özen gösterdik. Evlerinde izole olmuş bu tarz hastalarımızı da evlerinde yakın takibe aldık.
Filyasyon ekibi diye bir tabiri artık öğrendik. Hastalarımızı evinde ziyaret edip, gerekli sağlık hizmetlerini veriyor bir yandan da evde izole olup olmadıklarının yoklamalarını yapıyorlar. Peki hocam bu ekipleri siz mi kuruyorsunuz yoksa farklı bir bağlantı ile mi ekipler oluşturuluyor?
Filyasyon ekipleri İl Sağlık Müdürlüğü tarafından oluşturuluyor. Ancak filyasyon ekibindeki kişilerin günlük takip edecekleri hasta sayıları bellidir. Pandeminin ateşine göre yoğunluk fazla ise sağlık kuruluşlarının desteği tabi ki devreye girebiliyor. Genel olarak filyasyon ekiplerinin oluşturulması İl sağlık Müdürlüğünün ve Halk Sağlığı Başkanlığının organizasyonuyla gerçekleştirilmekte.
Hocam şimdi soracağım soruya vereceğiniz cevap sanırım bu salgını çok fazla dikkate almayan, vurdum duymaz, çevresindeki insanların sağlığını hiçe sayan, duyarsız, saygısız, hastalığı argo tabirle tiye alan kişilere kapak olması dileği ile soruyorum. Sizler yoğun bakımda covid hastası olan kişilerle direk temas halinde olup, yaşananları bire bir gözlemleyen sağlık neferlerisiniz. Söyler misiniz yoğun bakımda hayat mücadelesi veren covidli bir hasta neler yaşıyor?
Saim bey şunu söylemem gerekiyor. Hiç kimse ben gencim, kronik hastalığım yok, bana bir şey olmaz düşüncesi de olmasın. Bir yıldır tecrübe edindik. Bu virüs kime ne zaman ne yapacağı ve nasıl yapacağı inanın belli olmuyor. Biz burada genç yaşlarda hastada kaybettik, kronik hastalığı olmayan hastada kaybettik. Kimse kendine güvenerek hastalıktan çekinmeme gibi bir gaflete düşmesin.
Yoğun bakımda akciğer tutulması yaşayan hastalar sanki ciğerlerinde cam kırıkları varmışçasına nefes aldıkça ciğerlerinin acıdığını, sağlıklı bir nefes alabilmenin hayatımızdaki önemini yaşayarak öğrendiler.
Pandeminin ilk zamanlarında karşımızda nasıl bir hastalık var, etkileri nelerdir, hastalık sonrası neler olacağı konusunda bütün dünya gibi bizlerde yeterli bilgiye sahip değildik. Süreç yaşandıkça farklı birçok konuyla karşı karşıya kaldık diyebilirim. Hastalığını atlatıp normal yaşantısına dönen bir kişi ben iyi oldum zannediyor. Ama bazen hastalıktan kurtulsanız bile size hangi sürede nasıl bir etki vereceğini bilmek çok zor. Bu kişilerin en az 3 ay kendilerini kontrol ettirmeleri oldukça önemli. Her şey normale döndü diye düşündüğünüzde bir damarda pıhtı oluşabiliyor, uyku düzeniniz bozulabiliyor, konsantrasyon bozukluklarınız başlayabiliyor, nörolojik sorunlar yaşayabiliyorsunuz, kalp krizi geçirebiliyorsunuz, inmeniz olabiliyor. Biz bu virüsün ilk başladığı dönemde üst solunum yolları ve akciğer hastalığı olarak biliyorduk ama değil. Kalbinizi, böbreğinizi, beyninizi vücudun birçok yerine hasar verebilen bir virüs olduğunu gördük. Peki bunları neye dayanarak söylüyoruz. Biz hastalarımızı taburcu ettikten sonra neler oluyor diye takip edebilmek için covid izlem merkezi kurduk aynı anda Bakanlıkta Ankara Dış kapı da kurdu. Şuan covit izlem merkezi Türkiye deki pilot hastaneyiz. Covid geçiren hastaların 2 yıl boyunca takip edilmesi gerekli.
Saim bey öyle şeylere şahit oluyoruz ki bir hastamızı yoğun bakıma almamız gerektiğinde hasta öleceğini zannettiği durumlar yaşanıyor. Oksijen açlığı anlatılabilir bir şey değil, yaşayanlardan öğrensinler. Bu yüzdende kimse bana bir şey olmaz demesin, hiç kimse hiçbir şeyine güvenmesin…
Yaşar bey pandemi sürecinde sağlık çalışanları hep en ön saftaydı. Özverili çalışmaları, mesai saati gözetmeksizin, ailesini bile göremeden günlerce covidli hastaların tedavisi ile tabiri caizse kelle koltukta görevdeydiler, halada öyle devam ediyorlar. Siz hastanenizde çalışanlarınıza liderlik yapıyor, onların azimli çalışmalarına yakın şahitlik yapıyorsunuz. Sağlık çalışanları adına neler yaşandığını anlatabilir misiniz?
Şimdi burada anlatacaklarımız bu özveriyi tanımlayamaz. Düşünün pandemi başlamış, hiç bilinmeyen bir virüs, Çin, İtalya gibi ülkelerden haber görüntüleri. Kimse neyle karşı karşıya bilmiyor, nasıl bir çalışma olacak bilen yok, örneği yok, tamamen bir endişe, panik… Gördüğümüz ve bildiğimiz tek bir şey var. Kararlı, azimli, geri adım atmayan, özverili bir sağlık ordusu. Bu inanç ve fedakarlığı anlatacak bir söz yok, bunun neyle ölçülebileceğinin karşılığı yok. Bu ancak adanmışlık ruhu ile yapılacak bir şey.
Düşünün siz etrafına virüs saçtığını bildiğiniz bir insanın burnundan, ağzından aspirasyon yapıyorsunuz, besliyorsunuz, su içiriyorsunuz, idrar örneği alıyorsunuz, dışkısını altından alıyorsunuz, tüm tedavisiyle ilgileniyorsunuz vs. Evinde izole olmuş bir insanın bile en yakınları odasına girmekte imtina ettiğiniz düşünüldüğünde, yoğun bakım ve servisteki covitli hastalarla iç içe yaşıyor bu insanlar. Bu anlatılamaz sadece adanmışlık duygusuyla yapıla bilinir ve bizim sağlık çalışanlarımız da bu duyguyla görevlerinde üstün başarı sağlıyorlar.
Hastanemizde Saim Bey yoğum bakımda 2 covit hastasına 1 hemşire verdik ancak bizlerde entübe olduk, covid geçirenlerden biride benim biliyorsunuz. Sağlık çalışanlarımızdan yoğun bakıma yatanlarımız oldu. Hemşire sayımızın yetersiz kaldığı durumlarda 3 bazen 4 covid hastasına 1 hemşire vermek zorunda kaldık. Bizim bu hastalıkla mücadelemizde birçok ülkeden daha başarılı olmamızın en önemli etkeni budur. Bizim sağlık çalışanlarımız hasta olmayı, hatta ölmeyi göze alarak mücadele veriyor. Bunun bir tarifi yok…
Hocam sağlık çalışanları olarak hastanenize gelen vatandaşlarımızdan beklentileriniz nelerdir. Özellikle haberlerde sıkça karşımıza gelen hastane magandaları konusu da sanırım sizi derinden yaralıyor?
Sizin de belirttiğiniz gibi Saim Bey toplumun kanayan yarası bu konu. Şunu istiyorum; sizler için bu kadar fedakârca çalışan, özverisini, enerjisini, gücünü, gayretini ortaya koyan sağlık çalışanlarını anlamaya çalışın. Bu sizin göreviniz diyerek bu fedakarlığı geçiştiremezsiniz. Sağlık çalışanları saygıyı, anlaşılmayı hak ediyor. Bakın bizler izinleri iptal edilen, istifaları askıya alınan bir sektörün çalışanlarıyız. Bizim çalışanlarımız senelik izin falan kullanamıyor, riskli bir salgının en öndeki savaşçıları durumundalar. Bu durum görev diyerek kapatılacak bir konu değil. Sağlık çalışanlarının da anneleri, babaları, eşleri, çocukları var, kendi hayatlarında sorunları var, sorumlulukları var. Bu insanlar robot değiller. Lütfen sağlık çalışanlarına karşı insaf sahibi olun, anlayabilin…
Hocam Eskişehir genelinde diğer hastanelerle birlikte pandemi sürecinde toplam yoğun bakım ve servis yatağı konusunda nasıl bir durumdayız. Diğer hastanelerimizin covid ile mücadele çalışmaları hangi boyutlarda?
Şehrimiz sağlık hizmeti sunma konusunda oldukça şansı. Şehir hastanemiz, Yunus Emre hastanemiz, Üniversite hastanemiz ve özel hastanelerimiz var. Özel hastanelerimiz hariç 3000 yatak kapasitesi ve 500 yoğun bakım yatağımız mevcuttu ancak pandeminin ateşine göre bizim hastanemiz yoğun bakım ve servis yataklarının sayısı arttırma şansına sahipti. Bakanlığımızın yoğun bakım bölümleri için ekran, solunum cihazı gibi destekleri ve hastanemizin kullanım alanının büyüklüğünü değerlendirerek Covidli hastalar için yoğun bakım ve servis yataklarının sayısını arttırabildik.
Havalar soğudu ve kış aylarının etkinliği başladı hocam. Tamda grip gibi, nezle gibi hastalıkların en fazla yaşandığı günlere geldik. Açıkçası grip gibi hastalıkların semptomları ile covid semptomları benzer özellikleri göze çarpıyor. Bu durumda vatandaş virüsü taşıdığını veya grip olma durumunu nasıl ayırt edecek?
Şu anki covit-19 un semptom prezantasyonu grip, nezle virüsünün oluşturduğu klinik tabloya çok benziyor. Dolayısıyla bu semptomları yaşayan kişiler ben grip oldum yatayım geçer düşüncesini kafalarından silsinler. Hemen covit polikliniklerine müracaat etsinler. Yani bu konu yatıp dinleneyim, nane limon iyi gelir, portakal yersem şifa olur böyle geçireyim gibi konularla boşa vakit geçirmesinler. Covit virüsü kapıp kendini grip zanneden bir kişi farkında olmadan tüm çevresine virüsü bulaştırır farkına bile varamaz. Saim bey covit olan bir kişi ilk beş günü oldukça önemli. Eğer siz tedaviye gelmemişseniz 7. gün ağır akciğer tutulması ile ambulans ile hastaneye gelirsiniz. Ne kadar önce tedaviye başlanırsa o kadar şans var bilinmesi gerekiyor.
Size ilginç bir şey daha söyleyeyim. Bu mevsimde çocuklar başta olmak üzere hastaneler grip, nezle hastaları ile dolardı biliyorsunuz. Ancak şu sıralar grip olarak hastaneye gelenlerde ciddi azalma var. Sebepleri de şu; coviten korunmak için maske kullanıyoruz, mesafe, temizlik ve diğer önlemlere uyuyoruz bu bizi sadece covitten değil grip, nezle gibi aynı şekilde bulaşan hastalıklardan da koruyor. Eğer grip oldum hastaneye gitmeden kendim evde geçireyim düşüncesi oldukça yanlış. Grip olduysanız Covitte olmuş olabilirsiniz.
Peki hocam halk arasında en çok konuşulan konulardan biri de bağışıklığımızı güçlendirmek. Ek vitaminler, beslenme, bazı ürünlerin tüketilmesi hatta bol bol tüketilmesi. Bu konu hakkında bilgi kirliliği var mı, sizlerin önerisi nedir?
Saim bey bu konu tıp açısından konuşacak olursak bilimsel ve kanıta dayalı verilerle olabilecek bir konu. Şunu yiyin, bunu için, şu vitamini ek alın demekle bağışıklık güçlenmez, böyle bir veri yok.
Bağışıklığı güçlendirecek veriler belli. İyi uyuyacağız, kaliteli uyuyacağız. Dengeli besleneceğiz. Protein, karbonhidrat, yağ dengeleri olan besinlerle düzenli besleneceğiz. Son olarak ta spor yapacağız, en azından yürüyüş yapacağız. Bağışıklığın güçlendirilmesi konusunda tıp verileri bunlardır.
Hocam bilim kurulunun tavsiyeleri ile hükümetin aldığı kararlar ve bu kararlar doğrultusunda zaman zaman kısıtlamalar, virüsten korunma yöntemleri, belli yasaklar var. Siz bilim kurulunun çalışmalarını yeterli buluyor musunuz?
Bilim kurulu pandeminin başlangıcından bu yana önerileriyle etkili oldu bana göre. Bir rehber hazırladı pandeminin ilk günlerinde. Tecrübe, klinik deneyim, takip ve izlenmeler ve uluslararası tecrübelerle harmanlayıp düzenlemeler yaptılar. Rehberlerinin hastalığın yönetiminde yeterli olduğunu düşünüyorum. Önemli olan kanıtlanmış doküman edilmiş verilerle yürümek ve hastaya zarar vermemek gerek. Tıp ta en önemli ilke hastaya zarar vermemektir. Biz bu işin hastane kısmındayız pandemi yönetimi kısmı bizim konumuz değil. Bizim kanadımızdan bakıldığında ben alınan kararların olumlu olduğunu düşünüyorum.
Hocam en önemli konu sanırım aşı konusu. Artık bu konuda yol alma zamanı geldi. Her konuda olduğu gibi aşı konusunda da bilgi kirliliği yaşanmakta. Aşı olurum diyenler de var, olmam diyende. Şu ülkeninkini olurum, bu ülkeninki korumaz diyen de. Yol haritası ile birlikte aşı konusundaki halkımıza vereceğiniz bilgileri de duymak isterim.
Devletimiz aşılama sürecini dijital platformlarda halkımıza sunmuş durumda. Kimin ne zaman ve nasıl aşılanması gerektiği açık ve net olarak sunuluyor. Aşılama ilk olarak sağlık çalışanlarına uygulanıp, sırasıyla vatandaşlarımıza uygulanacaktır. Hastanemizde aşılama işlemi için poliklinikler hazırlanmış olup, sırası gelen vatandaş randevusunu alıp aşısını olacaktır. İlk aşıyı bildiğiniz üzere sağlık bakanımız kameralar karşısında olmuştur. Burada bilinmesi gereken şu; Covit geçirmiş kişiler aşı olabilmek için pozitif olduğu günden itibaren 6 aylık bir süreç beklemek durumundadırlar. Aşı 2 doz halinde uygulanacak. Şunu da belirtmek isterim ithal edilen aşı bilinen, denenmiş, test edilmiş dünyanın en eski teknolojisi ile üretilen bir aşı. Bildik yöntemlerle üretilmiş olması güvenilmesini arttırmakta. Sıram geldiğinde bende gönül rahatlığı ile aşımı olacağım. Halkımıza da aşı olmasını tavsiye ediyorum. Yalnız şunun da bilinmesi gerekir; aşı olan kişi kendini korumaya alacak ancak bu tamamıyla kurtuldum artık hasta olmam anlamına gelmiyor. Pandemi diyoruz yani dünyanın tamamındaki salgından bahsediyoruz. Dünyada yaşayan tüm insanların en az % 60 veya 70 i aşılanmadıkça rahat olamayız. Aşı olan kişinin kazançları ise hastalığa yakalanma olasılığının düşmesi, hasta olursa da süreci daha hafif geçirme şansının olması.
Hocam çok bilgi dolu bir sohbet gerçekleştirdik. Verdiğiniz önemli bilgiler için tüm takipçilerimiz adına size teşekkür eder tüm sağlık çalışanlarının verdikleri bu zor, zahmetli, onurlu, özverili, adanmışlık duygusu ile gerçekleştirdikleri çalışmalarını yürekten kutlar, sağlıklı ve başarılı işler dilerim. İyi ki varsınız…